Obezite; Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre biriken vücut yağının sağlık üzerinde olumsuz etkisi olacak şekilde fazla olmasıdır. Hesaplamada kullanılan vücut kitle indeksi (VKİ) kişinin ağırlığının boyun karesine bölünmesiyle elde edilir. Bu hesaplamaya göre, oran 18,5’un altında olduğunda kişi az kilolu kabul edilirken, 30’un üzerinde olduğunda obez olarak kabul edilir. Oran 40’ın üstüne çıktığında morbid obez yani ölümcül şişmanlık olarak kabul edilir. Obezitenin değerlendirilmesi için kullanılan bir başka yöntemde bel kalça oranıdır. Bu oran erkeklerde 1’in, kadınlarda 0,85’in altında olmalıdır. Bu durumda erkelerde bel çevresinin 102 cm’den, kadınlarda 88 cm’den büyük olması şişmanlık göstergesi olarak kabul edilebilir.
DSÖ’ün verilerine göre obezite son 45 senede 3 katına çıkmış durumda. Şu anda dünya üzerinde 18 yaş üstü nüfusun yaklaşık %40’ı fazla kilolu, %13’ü de obez. Şu anda 15 yaş üstü fazla kilo veya obez oranı en yüksek olan ülke Amerika. Birleşik Devletler’de halkın %67’si fazla kilolu veya obez. ABD’yi İzlanda (%65), Finlandiya (%60) ve Çekya (%58) takip ediyor. Türkiye 28 ülke içinde 9. Sırada. Türkiye’de 15 yaş üstü nüfusun %56’sı fazla kilolu veya obez durumda. Fazla kilolu veya obez nüfusun en az olduğu ülke %31 ile Güney Kore. Güney Kore’den sonra %42 ile İsviçre geliyor. Obezite kadın nüfusta daha yaygın durumda. Özellikle eğitim düzeyi düşük olan kadınlarda obezite daha belirgin olarak yüksek durumda. 15 yaşındaki çocuklarda fazla kilonun en az görüldüğü ülke Danimarka. Fazla kilolu olmak sadece vücuda zarar vermiyor.
Fazla kilolu olan insanların iş bulma olasılıklarının da normal kilolu insanlara göre daha düşük olduğu belirlenmiş durumda. Fazla kilo vücutta metabolik sendrom denilen bir duruma yol açıyor. Bu sendrom temelde insülin direnci ile olur. Buna bağlı olarak tansiyon yüksekliği, trigliserid yüksekliği, iyi kolesterolün (HDL) düşüklüğü ve kan şekerinde bozukluk oluşur. Metabolik sendrom kişide kalp krizi, felç ve şeker hastalığı riskini artıran bir durumdur. Artmış bel çevresi insülin direncini artırırken, insülin direnci de bel çevresinin kalınlaşmasına neden olur. Bu nedenle bu dairenin kırılabilmesi için en önemli adım kilo verilmesidir.
Kilo fazlalığı birçok nedene bağlıdır. Genel olarak harcanan kalorinin alınan kaloriden düşük olması önemlidir. Genetik yatkınlık, hormonal bozukluklar ya da hormon tedavileri, bazı ilaçlar ve psikolojik bozukluklar obeziteye sebep olabilir. Hareketsiz bir yaşam da bu süreci kolaylaştıracaktır.
Diet ve spor programı ile kilo veremeyen kişiler için bazı cerrahi girişimler de önerilir. Bunlar mide botoksu, mide balonu uygulanması, gastrik bypass ve tüp mide operasyon (sleeve gastrectomy) olabilir. Bu seçeneklere kişinin VKİ’ne göre karar verilir.
Kişi kilo verdikten sonra kimi zaman cilt sarkmaları ve vücutta deformasyonlar görülebilmektedir. Bu durumda sahneye plastik ve estetik cerrahi girer. Meme dikleştirme/ küçültme, karın, sırt, kol bacak germe operasyonları yapılabilir. Operasyon gerekmeyen durumdaki kişilere veya operasyon ile de istenildiği kadar sıkılaşma sağlanamayan kişilerde iğneli (morpheus8) veya iğnesiz (forma fx veya body) radyofrekans sistemleri, soğuk lipoliz (crystal) gibi cihazlar da uygulanabilir.
Kişi normal kilolu olayı bir yaşam tarzı haline getirmelidir. Sürekli kilo alıp verme ve ölümcül diyetler yapmak çok zararlıdır. Normal kalorili, sağlıklı yiyecekler yemek ve eksersizi yaşamın parçası haline getirmek çok önemlidir.